Euro-Med’den yapılan yazılı açıklamada, temiz suya erişimin yetersizliğine ilişkin, “bu savaş suçunun, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’deki halka karşı yürüttüğü soykırımın kanıtı olduğu” belirtildi.
Açıklamada, İsrail’in Gazze’deki su kaynaklarını kesmesi, bunları kasıtlı olarak bombalaması ve tesislerin çalışması için gereken yakıttan mahrum bırakmasının Gazze’de giderek daha endişe verici hale geldiği kaydedildi.
Gazze’de temiz içme suyu eksikliğinin “ölüm kalım” meselesi olduğu uyarısında bulunulan açıklamada, özellikle elektrik kesintisi ve genel su sıkıntısı nedeniyle bölge sakinlerinin kirli su içmek zorunda kaldığı ve bunun da bulaşıcı hastalıkların yayılmasına yol açtığına dikkat çekildi.
Açıklamada, İsrail’in saldırısı sonucu Gazze’nin iki ana su deposunun tamamen yıkıldığı, bölgedeki en az 12 kuyunun hasara uğradığı, bunun da Gazze’de eşi benzeri görülmemiş su krizine yol açtığı belirtildi.
İsrailli yetkililerin Gazze’de özellikle kuzey bölgelerine olan yardım akışına sıkı kısıtlamalar getirmesinin durumu daha da kötüleştirdiğine işaret edilen açıklamada, Gazze’de ve kuzeyindeki bölgelerde temiz içme suyuna erişimin yetersizliğinin, Filistinlileri “ölüm cezasına” benzer korkunç bir trajediyle karşı karşıya bıraktığı vurgulandı.
Açıklamada, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde temiz içme suyunun eksikliğinin, Cibaliya Mülteci Kampı’nda kalanlar için “daha ciddi sonuçlar doğuracağına ve büyük zorluklara yol açacağına” işaret edildi.
Tüketilmemesi gereken tuzlu suyun fazla kullanımının yüksek tansiyona, böbrek rahatsızlıklarına, inme, bağırsak ve mide hastalıkları, sürekli kusma ve ishal gibi hastalıklara yol açabileceği uyarısında bulunulan açıklamada, kuyu suyunun arıtılmadan tüketilmesinin vücudun tuz oranını bozarak dehidrasyona sebep olabileceğine dikkat çekildi.