CHP’li Gökçe Gökçen’den Adalet Bakanı’na: HSK, Seçkin Yılmaz hakkında FETÖ incelemesi yürütürken özel kalem müdürü olarak atamışsınız; nasıl tarafsız inceleme yapılacak?

Adalet Bakanlığı’nın bütçe görüşmesinde konuşan CHP Genel Başkan  Yardımcısı Gökçe Gökçen, Bakan Tunç ile ilgili, “Kardeşiniz hakkında 15 Temmuz’dan 27 gün sonra ihbarda bulunulmuş. Kardeşinizin bin 454 kez Bylock’ta yazışma yaptığı belirlenmiş. Görüştüğü 166 kişi FETÖ’den soruşturma geçirmiş. Yargılama sonunda savcı FETÖ üyeliğinden ceza verilmesi için mütalaa vermiş. Kardeşinizin birçok Bank Asya hesabının olduğu, örgütün yurtiçi ve yurtdışı birçok organizasyonuna katıldığı kaydedilmiş. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi ise etkin pişmanlık kapsamında yararlı bilgiler verdiği için ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiş. Bu kararı veren mahkeme başkanı Murat Erten ise İstanbul Anadolu Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı ile ödüllendirilmiş” dedi.

Gökçen, Bakan Tunç, “Özel kalem müdürünüzle ilgili de benzer iddialar var. HSK, Seçkin Yılmaz hakkında FETÖ incelemesi yürütürken özel kalem müdürü olarak atamışsınız. Burada ‘2011 yılında adli yargı hakim ve savcı adaylığı yarışma sınavı’ sorularını ele geçirerek mensuplarına dağıtması sonucu sınavda haksız ve hileli şekilde başarılı olma iddiası da bulunuyor. Bu inceleme tamamlandı mı? Bu iddialar gerçeği yansıtıyor mu? Bir milletvekili danışman alırken bu kişi güvenlik soruşturması geçiriyor, acaba FETÖ’den böyle bir dosyası olan biri meclise alınabilir miydi? İncelemeyi yapan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun başkanlığını da siz yürütüyorsunuz. Tarafsız inceleme nasıl yapılacak?” sorusu da yöneltti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın 2022 yılı kesin hesap kanun teklifleri, 2024 yılı bütçe kanun teklifleri ile Sayıştay raporları görüşülüyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gölge Adalet Bakanı Gökçe Gökçen, Adalet Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a; “Sizce Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin TBMM Başkanına talimat verme yetkisi var mıdır? Anayasanın bir maddesini çöpe atmaya kalkarsanız, bir gün başkaları da Cumhurbaşkanına yetki veren 104. maddesini çöpe atmaya kalkar, bir başkası da Anayasanın ilk üç maddesini çöpe atmaya kalkar. Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirebilirsiniz, ama uygulanmasını engelleyemezsiniz. İttifakınızın içindeki sorunları her hafta farklı bir anayasa değişikliği gündemiyle örtemezsiniz” diye sordu.

Gökçen, şunları söyledi:

“Sizlerle paylaşmak istediğim bir konu 28 Şubat davası ve af meselesi. Cumhurbaşkanının kocama sebebiyle af yetkisi var. Bu yüzden bu konu sadece bağımsız yargıyı ve mahkemeleri değil, bizzat sizi ve Cumhurbaşkanını ilgilendiriyor. 28 Şubat davasında hüküm verilmiş olan emekli generaller Çetin Doğan (83), Fevzi Türkeri (82), Yıldırım Türker (82), Cevat Temel Özkaynak (78) ve Erol Özkasnak (77) yaşındalar. 800 günü aşkın bir süredir cezaevindeler ve sağlık sorunları raporlarla belgelenmiş. Partinizden eski milletvekili Reşat Petek, 28 Şubatın siyasi ayağının yargılanmamasını eleştirmiş. İddianameye bakıyoruz, cezaevine konulan paşaların suçlandığı iddianameyi hazırlayan eski savcı Mustafa Bilgili FETÖ’den cezaevindeymiş.

Cumhurbaşkanı ise af yetkisini kim için kullanmış? Hizbullahçı terör örgütü üyeliğinden, işkence ve domuz bağıyla insanları katletmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olan Mehmet Emin Alpsoy için kullanmış. Bu kişinin terör örgütü adına işkenceli sorgu yaptığı, şeri hükümlerin esas alındığı bir Kürdistan devleti kurulması için çalıştığı ve domuz bağıyla 3 kişiyi bodrumda katlettiği tespit edilmiş. Sayın Bakan, siyasi bir merci olarak af yetkisi neden emekli generaller için kullanılmıyor da domuz bağcı teröristler için kullanılıyor? Bunda HÜDA PAR ile ittifak yapmanızın bir etkisi var mıdır? 28 Şubat’ın siyasi ayağıyla ilgili herhangi bir girişimde bulunacak mısınız?

Gazeteci Seyhan Avşar’ın haberine göre kardeşiniz hakkında 15 Temmuz’dan 27 gün sonra ihbarda bulunulmuş. Kardeşinizin bin 454 kez Bylock’ta yazışma yaptığı belirlenmiş. Görüştüğü 166 kişi FETÖ’den soruşturma geçirmiş. Yargılama sonunda savcı FETÖ üyeliğinden ceza verilmesi için mütalaa vermiş. Kardeşinizin birçok Bank Asya hesabının olduğu, örgütün yurtiçi ve yurtdışı birçok organizasyonuna katıldığı kaydedilmiş. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi ise etkin pişmanlık kapsamında yararlı bilgiler verdiği için ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiş. Gazeteciler sizinle bu konuda iletişim kuramamış. Bu kararı veren mahkeme başkanı Murat Erten ise İstanbul Anadolu Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı ile ödüllendirilmiş. Aynı zamanda İstanbul Adalet Komisyon Başkanı Bekir Altun, başarılı çalışmaları nedeniyle Murat Erten’e plaket vermiş.

Bu dosyada olduğu gibi Bylock’un suç delili olmadığını düşünüyorsanız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yalçınkaya kararına neden tepki gösterdiniz?

Özel kalem müdürünüzle ilgili de benzer iddialar var. HSK, Seçkin Yılmaz hakkında FETÖ incelemesi yürütürken özel kalem müdürü olarak atamışsınız. Burada ‘2011 yılında adli yargı hakim ve savcı adaylığı yarışma sınavı’ sorularını ele geçirerek mensuplarına dağıtması sonucu sınavda haksız ve hileli şekilde başarılı olma iddiası da bulunuyor. Bu inceleme tamamlandı mı? Bu iddialar gerçeği yansıtıyor mu?

Bir milletvekili danışman alırken bu kişi güvenlik soruşturması geçiriyor, acaba FETÖ’den böyle bir dosyası olan biri meclise alınabilir miydi? İncelemeyi yapan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun başkanlığını da siz yürütüyorsunuz. Tarafsız inceleme nasıl yapılacak?

Bizim FETÖ’nün siyasi ayağı isimli bir kitapçığımız vardı. Bu kitapçıkta çeşitli sorular vardı. Biz o sorulara cevap alamadık, FETÖ’nün siyasi ayağı yargılanmadı ama bu kitapçık sebebiyle yargılananlardan biri ben oldum.

Milletvekili seçilmeden önce bu kitapçık sebebiyle ‘Cumhurbaşkanına fiili saldırı”’suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılandım. Ben Cumhurbaşkanı ile fiili olarak bir araya bile gelmedim, ama işgüzar bir savcı kitapçığı fiili saldırı unsuru olarak görmüş. Bu iddianameyi yazan ve kabul edenler hakkında HSK’ya şikayette bulundum. Başkanlığını yaptığınız kurul bu incelemeyi yürütüyor mu? Bir kitapçıktan Cumhurbaşkanına fiili saldırı çıkar mı? FETÖ’nün siyasi ayağını araştırmayı düşünüyor musunuz?

Size 2011 ve 2013 yılında attığınız tweetleri okuyacağım.

‘CHP yemin etmemekle, Ergenekon avukatlığının gereğini yaptı, darbe zanlılarını aday yapanlar, hukuka karşı hile yapmak istediler.’ ‘Ergenekon’u ‘hükümeti şiddet yoluyla devirmek isteyen bir terör örgütü’ olarak tanımlayan AİHM kararı da mı gayrimeşru?’ ‘Türk yargısı Ergenekon’u 1959 yılında yargılayabilseydi, bugün Türkiye kişi başı geliri 30 bin doları aşmış Avrupa’nın en güçlü ülkesiydi’

Bunlar hala sizin düşünceleriniz mi? Öyleyse AİHM’i tanıyor musunuz? Ergenekon’un hala terör örgütü olduğunu düşünüyor musunuz?”

Görüşmelerde konuşan CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, şunları söyledi:

“Adalet Bakanlığının bütçesi 198 milyar 703 milyon; genel bütçe içerisinde baktığımız zaman da yıllar itibarıyla payı artmış olmasına rağmen hâlen yüzde olarak yeterli seviyeye gelmemiş, maalesef yüzde 1,79. Bakanlık bütçesinin dağılımına baktığımızda hukuk ve adalet programına çok ciddi pay ayrılmış 176 milyarlık rakam yani yüzde 89’una tekabül ediyor. Adalet Bakanlığı bütçesinin yaklaşık yüzde 3,5’u program dışı giderler ve tamamı da hazine yardımlarından tekabül ediyor. Destek hizmetleri ve ceza infaz kurumu tutukevleri gibi yerlere gelen hazine yardımıyla alakalı… Program dışı giderlerin dağılımına baktığımız zaman, bunun 2 milyar 477 milyonu zaten cari transferler yani bütçede zaten cari transferler kalemi var. En azından bu tutarın orada değerlendirilmesi, muhasebe ve bütçe tekniği açısından daha doğru olurdu diye düşünüyoruz. Yatırım bütçesine baktığımız zaman da yüzde 11,39’u sermaye giderleri ve sermaye transferlerinden ileri gelen yatırım bütçesi var. Yatırımın çok olması bizi mutlu ediyor ama dağılıma baktığımız zaman genelde gayrimenkul sermaye üretim giderleri ve gayrimenkul büyük onarım giderlerinden ileri geldiğini görüyoruz. Buradaki gayrimenkul yatırımlarının, üretim giderlerinin hangi bölgelerde nasıl yapıldığı bizim için önemli, öncelikler önemli. Tabii ki depremde öncelik alınması gereken bölgeler mutlaka olmuştur; biz de bu önceliklere göre hareket edilmesini umuyoruz.

“Basın ve ifade özgürlüğüne dair AİHM  kararları uygulanmıyor”

Hukuk, yabancı devletler için bir teminat; yurttaşlarımız için ise bir bağ niteliğindedir çünkü demokrasi, hukuk ve adaletin üzerinde yükselir. Türkiye’nin şu anki durumuna bakacak olursak tüm sorunların ana kaynağı bir türlü kabullenemediğimiz hukuk yoksunluğumuzdur. Özellikle insan hakları, özel hayatın gizliliği, temel hak ve özgürlükler, demokratik haklar… Halka yeniden adalet sistemi sunmalıyız, bunu yeniden inşa etmeliyiz. Hukukun üstün olduğu, hukukun her şeyin üstünde olduğu bir sistem; bunu yapmalıyız, yapmak zorundayız. Bunu yapmazsak asla daha ileriye gitmemiz mümkün olmayacak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının uygulanmasını denetleyen Bakanlar Komitesi, 2022 yılına ilişkin 16’ıncı yıllık Raporu’nda en çok düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne ilişkin AİHM kararlarının uygulanmadığını belirlemiş, tespit etmiş.

“Cezasızlık hâlâ işkenceyle mücadelede en önemli engel”

Cezasızlık hâlâ işkenceyle mücadelede en önemli engel. Faillere soruşturma açılmaması, açılan soruşturmaların kovuşturmaya dönüşmemesi, dava açılan vakalarda daha az cezayı gerektiren suçlardan iddianame düzenlenmemesi, sanıklara hiç ceza verilmemesi, işkence ve bireysel suçlar kapsamında kamu görevi dışında eziyet suçu kapsamına alınarak ceza verilmesi gibi nedenlerle cezasızlık olgusu işkence yapılmasını mümkün kılmaktadır. Resmî istatistiklere göre işkence ve eziyet suçundaki soruşturma ve dava sayıları ciddi artış göstermiştir. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan en son verilere göre 2021 yılında TCK’nin 94 ve 96’ncı maddelerindeki işkence ve eziyet suçlarından 2 bin 190 kişi hakkında soruşturma açılmış, 953 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, 866 kişiye dava açılmış, 371 kişi hakkında ise başkaca kararlar verilmiştir.

Soruşturma aşamasında avukatlara delil toplama hakları verilmiyor

Avukatların talepleri var, özellikle de belirtmemizi istediler; Avukatlarımızın talepleriyle ilgili birkaç konuyu sıralayacağım. Soruşturma aşamasının uzamaması için avukatların delil toplama hakkının verilmesi talepleri var. Yine, Avukatlık Kanunu’nun 35/a maddesinin daha da genişletilerek gerekirse tebligat çıkarabilme yetkisi istiyorlar. Noterlere devredilen yetkilerin bir kısmının avukatlara devredilmesi, örneğin Avrupa’da olduğu gibi “aslı gibidir” işlemi yapabilmesinin önünün açılmasını bekliyorlar. Bir de duruşmaların araları çok uzun oluyor. Bunun için duruşmada kurulacak ara kararla avukatların evrakların toplanmasında yetkileri olmalı. Mahkemeye yardımcı olmak, görevi arasına alınmalı. Örneğin bir işçi alacağı davası iki buçuk senede bitiyor. Zaten işçinin ekonomik durumu, enflasyondan durumu, hakikaten parasının da eridiği malum. Arabuluculukta çözülmeyen alacaklar için bu şart. Bir de avukatların ödediği KDV oranlarının indirilmesi talebi var.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x