İnsanlık en az 10000 yıldır zamanın akışını takip edebilmek için takvimlerden faydalanıyor.
Bugün dünyada yaygın olarak kullanılan 1 Ocak’ta başlayıp 31 Aralık’ta sona eren takvimin ilk hali Roma Cumhuriyeti zamanında ortaya çıktı.
Çeşitli kaynaklarda bu takvimin yaratıcısının Roma Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk kralı Romulus olduğu belirtiliyor. Ancak takvimin temelinde Babillilerin, Etrüsklülerin ve Antik Yunanların kullandığı diğer tarihlendirme sistemleri yatıyor.
Romalıların takvimi, zaman içinde bilimsel bilgideki ve toplumsal yapıdaki değişimlerle birlikte şekil değiştirdi. Roma Cumhuriyeti’nin kurulduğu MÖ 509 yılı ile yıkıldığı MÖ 27 yılı arasında geçen dönemde, resmi takvimde defalarca değişiklik yapıldı.
10 AYLIK BİR TAKVİM VE SONRASINDA İSİMSİZ ZAMANLAR
Takvimin ilk versiyonu 10 aya bölünmüş 304 günlük bir süreyi kapsıyor, tarımsal faaliyetlerle ve dini ritüellerle ilgili tarihleri öne çıkarıyordu.
Takvimin ilk ayı Martius, adını savaş tanrısı ve tarımın koruyucusu Mars’tan alıyordu. (Türkçedeki Mart adı da buradan geliyor.) Takvim, o dönemde hasat mevsimi olan Aralık ayında sona eriyordu.
Romalılar takvimin başlangıç noktası olarak cumhuriyetin değil şehrin kuruluşunu seçtiklerinden, günümüz hesabıyla MÖ 753 yılı, Romalılar için 1’inci yıl anlamına geliyordu.
Takvimde başlangıçta altı adet 30 günlük ay ve dört adet 31 günlük ay vardı.
Takvimdeki aylardan ilk dördü, Roma mitolojisindeki Juno gibi tanrıların isimlerini taşıyordu. Günümüzde de Batı dillerinin birçoğunda halen Haziran ayı için Juno’dan türemiş olan June, Juni, juin, Giugno, juni, junho, junio gibi isimler kullanılıyor.
Son altı ay ise adlarını Latince sayılardan alıyordu. Örneğin “mensis September” yedinci ay anlamına geliyordu. Tıpkı Haziran örneğinde olduğu gibi, Eylül ayı için de bugün halen September, Septiembre, settembre gibi isimlerle karşılaşıyoruz.
Mensis December’de yani onuncu ayda hasat bittiğinde takvim de sona eriyordu. Bir sonraki Mart’a kadarki kış günleri takvime dahil edilmemiş ve isimlendirilmemişti.
OCAK VE ŞUBAT SONRADAN EKLENDİ
Ancak bu 10 aylık takvim fazla uzun ömürlü olmadı. MÖ 715-673 yılları arasında hüküm süren Roma’nın ikinci kralı Numa Pompilius zamanında takvim, Ay döngüsünü yansıtacak şekilde değiştirildi.
Bu değişiklikle takvime 50 gün eklendi. Var olan 10 ayın gün sayıları da birer eksiltildi. Bu sayede 28 günlük iki kış ayı takvime dahil edildi.
Bu ayların ilkinin adı tanrı Janus’a ithafen Ianuarius oldu. Çeşitli dillerde Ocak anlamındaki January, Janvier, janeiro, januar, enero, Januar gibi ay isimleri buradan geliyor. İkinci aya da Romalıların arınma bayramı Februa’ya ithafen Februarius dendi. Bu ikinci ay günümüzde halen 28 gün olan Şubat. Nitekim February, fevereiro, febrero, Februar gibi karşılıklar da bugün halen Batı dillerinde kullanılıyor.
Janus mitolojide “iki yüzü olan tanrı” olarak biliniyor
Bu takvim de mükemmellikten uzaktı. Romalılarda tek sayıların uğurlu olduğu inancı hâkim olduğundan, her ayın gün sayısını tek sayıya çevirmek için girişimlerde bulunuldu. Bunun tek istisnası Februarius ayıydı. Yılın en sonu olan bu ay şanssız kabul ediliyordu.
Ancak takvimin tek sorunu bu değildi. Güneş yerine Ay döngüsü temel alınmıştı ama Ay’ın bir tam turu 29,5 gün sürüyordu ve takvimle mevsimler arasındaki senkron sürekli kayıyordu.
Bu kafa karışıklığını çözebilmek için Roma takvimine 2-3 yılda bir idrak edilen bir ay olan Mercedonius eklendi. Ancak bu ayın zamanlaması bir düzene oturtulamadığı gibi birçok hükümdar ayların isimlerini değiştirerek takvimle ilgili kafa karışıklıklarının daha da artmasına neden oldu.
Tarihçi Robert A. Hatch’in ifadeleriyle, “Takvimin halka açık bir belge olmaması durumu daha da kötüleştiriyordu. Takvim işleri bu belgenin işlerliğini sağlamak ve dini bayramların, diğer özel günlerin ve iş yapılabilecek ve yapılamayacak günlerin tarihlerini belirlemek olan din adamları tarafından korunuyordu”.
JÜLYEN TAKVİMİNİ İSKENDERİYELİ SOSİGENES TASARLADI
Nihayetinde MÖ 45 yılında Jül Sezar, takvimde kalıcı bir düzenlemeye gidilmesini istedi. Jülyen takvimi olarak bilinen bu versiyon İskenderiyeli gökbilimci ve matematikçi Sosigenes tarafından tasarlandı. Sosigenes her yılın 365 gün sürmesini, kaymaları düzenlemek için her dört yılda bir takvime bir gün ilave edilmesini teklif etmişti.
Sosigenes, yıl süresini 11 dakika fazla hesaplamış olsa da takvim nihayet Güneş’in hareketlerine senkronize olmuş gibiydi.
Sezar’ın yeni takviminde bir yenilik daha vardı. Yılın ilk günü 1 Ocak ilan edilmişti. Bunun sebebi 1 Ocak’larda Roma Cumhuriyeti’nin yürütme organı diyebileceğimiz konsüllerin göreve başlamasıydı. Jülyen takvimi asırlar boyunca varlığını sürdürmekle birlikte, yılbaşının tarihi zaman içinde bazı kültürlerde değişikliğe uğradı.
Romalı hükümdarların yaptıkları ufak değişiklikler haricinde, Jülyen takvimi 1582 yılına kadar aynı kaldı.
O tarihte Papa 13’üncü Gregori, takvimi Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüşünü daha doğru yansıtacak şekilde düzenledi ve bugün daha çok “miladi takvim” olarak bildiğimiz Gregoryen takvim ortaya çıktı.
Jülyen takviminde yıl uzunluğu 365,25 gün yani 365 gün 6 saatken, Gregoryen takvimde bu süre 365,2425 gün yani 365 gün 5 saat 49 dakika olarak belirlendi. Dahası eski takvimde mevsim başlangıçları da 2 hafta kadar kaymıştı. Gregoryen takvim bu kaymayı da düzeltti.
Diğer yandan yine 1582’den itibaren yılın ilk günü 1 Ocak olarak sabitlendi.
Türkiye’de 26 Aralık 1925’te kabul edilen 698 Sayılı Kanun gereği, 1 Ocak 1926’dan bu yana miladi takvim kullanılıyor. “Teşrinievvel, teşrinisani, kânunuevvel, kânunusani” olarak kullanılan ay isimleri 10 Aralık 1945 tarihli 4696 Sayılı Kanun ile “ekim, kasım, aralık, ocak” olarak değiştirildi ve takvim bugünkü halini aldı. Türkçedeki diğer ay isimlerinin kökeninde ise Süryanice ve Latince isimler yer alıyor.